Her yörenin kendisine has "Gelin indirme" adetleri vardır.
Misal Konya adetleri.
Konya'da gelin arabası damat evine gelip durduğunda, hemen damat yakınları gelinin indiği kapının iki tarafına battaniye açarak gelini davetlilerin görmesini engellerdi. Bu adet her ne kadar eskisi kadar rağbet görmese de hâlâ uygulayan aileler mevcuttur.
Gelelim Köy adetlerine.
Bazılarında farklılık gösterse de çoğunda adet aynıdır.
Gelin indirme saati Pazar öğleden sonra 13-15 arasındadır.
Cumartesi akşamı, özellikle kadınların katılımında yapılan gece düğünü, takı ve kına merasimi şeklindedir.
Pazar sabahı ise 08-12 arası damat evinde etli pilav vardır. Konuklar yemeğe gelirken, gece düğününde takı takmamış olanlar hediyeleri ile gelirler.
Gelin almaya gidecek araçlar belli bir saatte konvoy oluştururlar ve damat evi tarafından bir kaç kişi konvoy oluşturmuş araçların aynalarına havlu, yazma türünde atkılık bağlarlar. Ardından araçlar konvoy halinde gelin evine hareket ederler. Bu esnada gelin arabasında damat bulunmaz. Sadece kayınbaba (yoksa amca, dayı, ağabey türünde bir erkek) görümce, hala, teyze türünde bir bayan ve gelinin sağdıcı bir bayan bulunur.
Gelin evden çıkacağı sırada bazı küçükler gelinin sandığına oturarak damat babasından para ister. Damadın babası da ortalama 50-100 arası bir para vererek çocukların sandıktan kalkmasını sağlar.
Gelini evden babası çıkarır. Baba yoksa, yine amca, dayı, abi türünde bir erkek çıkarır.
Gelin arabaya binip hareket edildikten sonra küçük çocuklar aracın önünü keserek para isterler. Daha önceden zarfa koyulmuş paralar camdan atılarak yol açılır ve gelin arabası damat evine doğru hareket eder.
Damadın annesi gelin almaya katılmaz, gelini evde bekler.
Gelin arabası damat evine gelirken, gelin arabasını ilk gören damadın annesine müjde verir ve damat annesinden bir hediye ister. Bu hediyeler genelde koyun, keçi türünde hayvan olur.
Gelin arabası damat evine yaklaştığında, bazı araçlar veya diğer yöntemlerle gelin arabasının önü kesilir. Burada damadın babasından paralar alınır.
Gelin arabası damat evine geldiğinde, gelinin gireceği eve en yakın alana durur. Evde beklemekte olan Damat ve sağdıç çıkarak gelin arabasına gelirler.
Bu arada orada bulunanlardan bir çığırtkan (genelde bu kişiler değişmez.) Gelinin arabadan inmek istemediğini herkesin duyacağı şekilde bağırarak kaynanadan geline bir hediye ister. Kaynana da,
-Koç gibi oğlumu verdim! Daha ne vereceğim. şeklinde cevap verir. Bu cevap üzerine çığırtkan da,
-Gelin yine inmiyor. Yanında başka ne verecen? der.
Kaynana da İnek, Koyun, Bilezik türünde hediyesini söyledikten sonra çığırtkan kayınbabaya seslenir. Ardından dedeler, nineler, amcalar, dayılar, halalar, teyzeler şeklinde herkesten bir şeyler alınır...
Çığırtkan, "Hayırlı mübarek olsun." dedikten sonra alkış kopar.
Gelin, araçtan ineceği sırada hemen kucağına bir bebek verilir. Gelinliği ile zaten zor yürüyen gelinceğiz bir de çocuk taşıma eziyetine maruz kalır. Gelin araçtan çıktıktan sonra kucağındaki çocuğu birisi alarak gelinin koluna damat girer ve eve doğru hareket ederler.
Bu sırada gelin, duvak yüzünden önünü zor görmektedir ve meraklı kalabalık yolun 2 tarafına dizilerek meraklı gözlerle kendisini izlemekte, afacan çocuklar da yolun üzerinde durarak gelinin geçişini zorlaştırmaktadır.
Gelin içeriye girdikten sonra başka bir meraklı bekleyiş başlar. İçeride gelinin yüz görümlüğünü taktıktan sonra yüzünü açan damat, gelini koluna takarak kalabalığa görünmeye çıkacaklardır. İşte burası çok önemlidir. Konunun uzmanı bazı teyzeler gelinin duruşu ve hareketlerinden bir takım anlamlar çıkaracaklardır.
Şayet gelin gülüyorsa etekleri zil çalıyordur ve bu ne umursamazlıktır Yok suratını asmışsa, çok ters yüzlüdür ve zorla gelmiş havası vardır... Yani her duruştan bir anlam çıkarılır 
)
En sonunda da içi su dolu bir kap gelinin önüne koyularak tekme atması sağlanır. Bazı gelinler öyle bir tekme atar ki, su oradakileri ıslattığı gibi, su kabı birilerine de dahi isabet edebilir. Bu durumu davetliler kahkahalarla alkışlarlar.
Ardından damadın annesi, içerisinde şekerleme ve bozuk paraların olduğu bir kapı kalabalığın üzerine doğru avuç avuç serper. Bu anı bekleyen küçük çocuklar hızlı bir şekilde para ve şeker kapma yarışına girerler. Bazı küçük çocuklar para ve şeker kapamadığı için ağlaşmaya başlar. İşte bu durumda aileler de devreye girerek atılanlardan kapmaya çalışır. En azından atılanlardan kapamayan çocukları veya yakınlarının çocukları olursa, ellerindekileri onlara vererek teselli etmeye çalışırlar )
